Halil Mart

Halil Mart

Cumartesi, 24 Temmuz 2021 21:34

Online Terapi Nedir?

Psikolojik destek; en genel tanımıyla yaşamlarında zor bir dönemden geçen, mental sağlık sorunları olan ya da çeşitli psikolojik problemler nedeniyle desteğe ihtiyaç duyan kişilere bu alanda özel eğitim almış uzman psikolog ve psikolojik danışmanlar tarafından sunulan destek hizmetleridir.

Teknoloji dünyasında yaşanan hızlı dönüşümle birlikte online psikolog, online psikolojik destek gibi kavramları da sıkça duyar olduk. Çeşitli mecralarda online terapi, e-terapi, teleterapi gibi isimlerle de adlandırılan online psikolojik destek hizmetleri; ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların danışanlarıyla internet, telefon, mail, mesajlaşma servisleri gibi telekominikasyon araçları aracılığıyla iletişim kurmalarına ve psikolojik destek seansları gerçekleştirmelerine olanak sağlıyor. Lisans eğitimini üniversitelerin psikoloji bölümlerinde tamamlamış, psikolojik destek hizmetlerini bu tür mecralar aracılığıyla gerçekleştiren uzmanlara da online psikolog deniyor.

Günümüzde mental sağlık alanında yapılan birçok araştırma psikolojik desteğin yaşamda karşılaştığımız zorluklarla başa çıkabilmenin en iyi yollarından biri olduğunu kanıtlamıştır. Hepimiz zaman zaman yaşamın karşımıza çıkarttığı, istenmeyen olay ya da durumlarla başa çıkmakta zorlandığımızı hissederiz. Bu tür zamanlarda bir ruh sağlığı uzmanından psikolojik destek almak, yalnızca yüzeysel olarak değil altta yatan, kendi başımıza çözümleyemediğimiz sorunları da çözebilmemize yardımcı olarak bu zorlu zamanlarla başa çıkabilmenin en doğal ve ilaçsız yoludur.

Online Terapinin Kısa Tarihi
Her ne kadar günümüzde bu alanda çalışan uzmanlar tarafından bile fazla bilinmese de psikologların, psikiyatristlerin ve mental sağlık alanında çalışan uzmanların hastalarına uzaktan destek verme uygulamalarının ilk ortaya çıkışı 1900’lü yılların başına kadar uzanıyor. Örneğin, modern psikiyatrinin kurucularından kabul edilen Freud ve meslektaşlarının hastalarıyla iletişimi sürdürebilmek için sıklıkla o dönemin iletişim yöntemi olan mektupları kullandıkları modern psikiyatri tarihinin dikkat geçen gerçeklerinden biridir. Dönemin koşulları gereği alıcılarına ulaşması günler hatta haftalar süren mektup iletişiminin “terapi” olarak kabul edilebilmesi tartışılır olsa da altta yatan ana ihtiyaç son derece açık; hastaların psikolojik desteğe, yönlendirmeye, geri bildirime ihtiyaçları vardı ve gerektiğinde bu destek posta servisiyle bile sağlanabiliyordu.

Telefonun icadını takip eden sürede ses ileti servislerinin artmasıyla uzaktan terapi uygulamalarında da yeni bir döneme girildi. Telefonun psikolojik müdehaleler için kullanılması 1900’lü yılların başlarına kadar uzansa da telefon ile psikolojik destek verilebilmesine olanak sağlayan servislerin popüler hale gelmesi yirminci yüzyılın ikinci yarısına tekabül ediyor. 2 Kasım 1953 tarihinde İngiltere’de intihara meyilli kişiler için kurulan “999” hattına gelen ilk telefon ile ünlü yardım kuruluşu “Samaritans” ın hizmetleri de resmi olarak başlamış kabul edilmektedir. 1950’li yıllardan itibaren telefon yardım hatlarının kullanımının artması günümüzde “tele-psikoterapi” olarak adlandırılan, psikoterapi hizmetlerinin profesyonel olarak telefon yoluyla gerçekleşmesine de altyapı sağlamıştır.İngiliz Ulusal Psikoterapi ve Danışmanlık derneği (BACP) 1994 yılından beri telefon ile psikoterapi yetkinliğini ulusal mesleki yeterlilik sürecinin bir parçası olarak kabul etmektedir.

“Ezra amcaya sor”
İnternetin psikoterapi uygulamalarında kullanılması 1972 yılına, yani internetin bulunuş tarihine kadar uzanır. İnternetin ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu halka anlatmak için yapılan ilk tanıtımlardan biri 1972 yılının Ekim ayında gerçekleşen Uluslararası Bilgisayar İletişimi Konferansında Stanford ve UCLA’deki bilgisayarlar arasında simüle edilen bir psikoterapi seansıydı.

1979 yılında internetin halkın kullanımına açılmasıyla online kendi kendine yardım grupları da hızla popülerleşmeye başlamıştı. Online terapi uygulamalarının öncüsü olarak kabul edilen bu online kendi kendine yardım gruplarına psikologların ve psikoterapistlerin de giderek artan ilgisiyle psikoloji alanındaki dijital dönüşüm de hız kazandı.

Bilinen ilk online psikolojik danışmanlık hizmetlerinden biri Eylül 1986’da Cornell Üniversitesi psikoloji bölümü tarafından, öğrencilerine ücretsiz destek sunmak için geliştirilen “Ezra Amcaya Sor” servisidir ve bugün bile çalışmaya devam etmektedir. 1990’lı yıllarda mental sağlık alanında çalışan dönemin öncü psikolog ve psikiyatristlerinin de internet aracılığıyla depresyon, stres, kaygı bozuklukları, cinsel problemler gibi konularda kendilerine soru yönelten kişilere danışmanlık vermeye başlamalarıyla internet psikoterapistlere ulaşılabilen yaygın bir mecra haline gelmişti bile.

İnternet ve Terapi
1990’lı yıllarda teknoloji dünyasında yaşanan inovasyonlarla birlikte psikologlar ve psikolojik danışmanlar online terapiyi mevcut klinik uygulamalarının bir uzantısı olarak kabul etmeye başladı. 1990’ların ortasında Amerika ve Avrupa’da özel ve kamuya açık birçok psikoloji kliniği video ve telekonferans yoluyla psikolojik destek hizmeti vermeye başlamıştı.

2000’li yıllarda 200’ün üzerinde olan online psikolojik destek ve terapi servisleri yani e-kliniklerin sayısı internet teknolojilerinin her geçen gün gelişmesiyle günümüzde binler hatta on binlerle ifade edilebilmektedir. Online terapi servislerine artan ilgi 1997 yılında mental sağlık alanında yaygınlaşan online iletişim, bilgi ve teknolojilerinin tanıtımını gerçekleştirmek ve profesyonel bir çerçeve oluşturabilmek amacıyla oluşan, kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan Uluslararası Online Mental Sağlık Birliği’nin kurulmasına yol açmıştır.

Online Psikolojik Destek İşe Yarar Mı?
Son dönemde yapılan birçok araştırma online psikologlar tarafından sunulan online psikolojik destek hizmetlerinin özellikle anksiyete (kaygı) bozuklukları, stres, bağımlılık, fobiler, ilişki problemleri, özgüven problemleri, depresyon gibi psikolojik sorunlarda yüz yüze gerçekleşen psikolojik destek görüşmeleri kadar, hatta belirli durumlarda geleneksel psikolojik destek yöntemlerinden daha etkili olduğunu gözler önüne seriyor.

Online psikolojik destek yöntemlerinin etkililiği konusunda son yıllarda global arenada gerçekleştirilen birkaç araştırmayı aşağıda görebilirsiniz:
2013 yılında Wagner, Horn ve Maercker tarafından gerçekleştirilen araştırma depresyon tedavisinde online psikolojik destek yöntemlerinin geleneksel yöntemler kadar etkili olduğunu, 3 aylık zaman periyodunda depresif semptomların gerilemesinde yüz yüze gerçekleşen terapi seanslarından daha etkili olduğu belirtiliyor.
American Journal of Psychiatry dergisinde 2007 yılında yayımlanan bir araştırma internet üzerinden gerçekleşen bilişsel davranışçı terapi uygulamalarının travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor.
Zürih Üniversitesinde 2013 yılında gerçekleştirilen ve Science Daily dergisinde yayımlanan farklı bir araştırma depresyon tedavisinde online terapi yöntemlerinin konvansiyonel terapilerden az bir farkla daha etkili sonuçlar verdiğini gösteriyor.
Johns Hopkins Üniversitesi tarafından 100.000’e yakın eski asker ile gerçekleştirilen ve 4 yıl süren bir araştırma online psikolojik desteğin hastane masrafların %25’e varan oranda düşüş sağladığını gösteriyor.
Science Direct dergisinde 2009 yılında yayımlanan bir araştırma internet üzerinden verilen bilişsel davranışçı terapi uygulamalarının bulimia tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor.
World Journal of Psychiatry dergisinde 2015 yılında yayımlanan bir araştırma video görüşme yoluyla psikolojik destek alan kişilerin bu deneyimden “yüksek oranda tatmin oldukları” belirtiliyor.

İnsanlar Neden Online Terapiyi Tercih Ediyor?
Online terapi herkes için ulaşılabilirdir!
Geleneksel yöntemlerin aksine online psikolojik desteğe dilediğiniz zaman ve yerden ulaşabilirsiniz. Özellikle şehir merkezine uzak bölgelerde yaşayan, fiziksel engeli olan ya da çeşitli nedenlerle evden ayrılmaları mümkün olmayan kişiler için online psikolojik destek son derece ulaşılabilir ve kolay bir çözüm sunar. Günümüzde kullanımı kolay online terapi platformları sayesinde teknik bilgiye gerek kalmadan, rahatlıkla ihtiyaç duyduğunuz desteğe ulaşabilirsiniz.

Araştırmalar özellikle internet iletişimine alışkın olan çocuklar ve gençler için online terapi servislerinin etkililiğini gözler önüne seriyor.

Online terapi herkes için rahat ve hızlıdır!
Online terapinin günümüzde bu kadar popüler olmasının başlıca nedenlerinden biri de rahat ve hızlı olmasıdır. Kendinizi kötü hissettiğinizde ve konuşacak birine ihtiyaç duyduğunuzda psikoloğunuzla bir sonraki randevunuza kadar günler hatta haftalar beklemenize gerek olmaz. Birçok kişi için evlerinin ya da ofislerinin rahatlığında, alışık oldukları ortamda uzmanlarıyla iletişime geçebiliyor olmak psikoterapi seanslarının önündeki en büyük bariyerlerden birini de ortadan kaldırır; kendinizi güvende hissettiğiniz yerde, sıra beklemeden, birilerinin sizi görüp görmediğini düşünmeden psikoloğunuzla görüşebilirsiniz.


Uygun fiyatlarla psikolojik destek alınabilir!
Psikolojik desteğin bir lüks olarak kabul edilmesinin başlıca nedenlerinden biri de özellikle büyük şehirlerde seans ücretlerinin pahalı oluşudur. Geleneksel terapi yöntemlerinin aksine online terapi servisleriyle ihtiyacınız olan desteğe uygun fiyatlarla ulaşabilirsiniz. Randevunuza son anda katılamayacak olsanız bile ödemeniz yanmaz, hakkınız bir sonraki randevunuz için saklı kalır!


Online terapiyle çevre baskısını düşünmenize gerek yok!
Online terapi kültürel baskılar nedeniyle psikolojik destek alamayan, bir psikolog ile görüştüğünü ailesinin ya da çevresinin bilmesinden çekinen kişiler için de etkili bir çözüm sunar. Bekleme odalarında görülme ya da bir kliniğe gideceğiniz sırada tanıdık biriyle karşılaşma endişesi olmadan, kendinizi güvende hissettiğiniz ortamda uzmanınızla görüşebilirsiniz.


Online terapide isminizi vermek zorunda değilsiniz!
Geleneksel yöntemlerin aksine online terapide isminizi vermeden, anonim olarak uzmanınızla görüşebilirsiniz. Özellikle yaşamlarında travmatik deneyimler yaşamış birçok kişi için anonim kalmak yargılanma endişesi olmadan, çok daha dürüst ve açık bir iletişim kurabilmelerine, kendilerini çekinmeden ifade edebilmelerine olanak sağlar.


Online terapi güvenlidir!
Özellikle ülkemizde en büyük problemlerden biri de üniversitelerin psikoloji, psikolojik danışmanlık bölümlerinden mezun olmadıkları halde sahte diplomayla ya da hiç diploması olmadan psikolojik destek hizmeti veren ve bu yolla birçok kişinin mağdur olmasına neden olan sahte uzmanlardır. Evimdekipsikolog.com gibi online psikolojik destek servisleri aracılığıyla hizmet veren tüm uzmanlar diploma, mesleki deneyimleri, aldıkları ilgili eğitimler, mesleki yeterliliklerine ait tüm belgeleri platform kuralları gereği ibraz etmek zorundadırlar. Geleneksel görüşmelerde uzmanınızı seçerken dikkat etmeniz gereken birçok konu için güvenli online terapi servisleri sayesinde endişelenmenize gerek kalmaz.


Online Terapi Size Göre mi?
Bulunduğunuz bölgede ihtiyaç duyduğunuz psikolojik desteği sağlayacak uzman bulmakta zorlanıyor musunuz?
Evden çıkmanızı engelleyen fiziksel bir engeliniz ya da kronik bir rahatsızlığınız mı var?
Yoğun iş programınız ya da bırakmanızın mümkün olmadığı sorumluluklarınız nedeniyle yüz yüze görüşmelere katılacak zaman bulamıyor musunuz?
Yaşadığınız duygusal değişimleri video görüşme, telefon ya da mesaj aracılığıyla konuşurken kendinizi daha rahat ve güvende mi hissediyorsunuz?
Başka biriyle yüz yüze konuşmanızı engelleyen sosyal fobi, agorafobi ya da farklı bir anksiyete bozukluğu mu yaşıyorsunuz?
Psikoloğunuzla görüşmeye giderken çevrenizin ya da tanıdıklarınızın sizi göreceğinden endişe mi ediyorsunuz?
Bekleme odalarında zaman geçirmekten bıktınız mı?
İhtiyaçlarınıza en uygun uzmanlık alanlarına sahip kişileri bulmaya çalışmaktan yoruldunuz mu?
Dilediğiniz anda kolayca psikoloğunuzla görüşmek hatta gerekirse kolayca uzmanınızı değiştirebilmek mi istiyorsunuz?
Son anda bir işiniz çıksa bile randevu tarihinizi kolayca değiştirebilmek mi istiyorsunuz?
Katılamadığınız randevular için bile ücret ödemekten yoruldunuz mu?
Dilediğinizde zaten var olan bakiyenizi kullanarak kolayca randevunuzu güncelleyebilmek ister misiniz?

Cumartesi, 24 Temmuz 2021 21:31

Online Psikolog Nedir?

Online psikolog desteği veya online psikolojik danışmanlık, terapi sürecinin sanal ortam üzerinden yürütülmesiyle gerçekleşmektedir. İnternetin yaygın kullanımıyla birlikte online terapi de geçmiş yıllara kıyasla oldukça artmıştır. Sanal ortam üzerinden en yaygın olarak kullanılan terapiler e-posta üzerinden, telefonla gerçekleştirilen ve görüntülü konuşma yoluyla gerçekleştirilen terapilerdir. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan online terapi yöntemi, uzak mesafede veya şehir dışında oturan danışanlar tarafından oldukça sıklıkla kullanılmaktaydı.

Günümüzdeyse içinde bulunduğumuz pandemi süreci nedeniyle yüz yüze yapılan görüşmelerin olabildiğince kısıtlı tutulmaya çalışılması nedeniyle bireyler yapacakları görüşmelerin büyük bir bölümünü olabildiğince online olarak gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Daha önceleri de fiziksel koşullar nedeniyle yüz yüze terapiye gelemeyen danışanlar online terapi hizmeti alabilmekteydi, ancak içinde bulunduğumuz pandemi dönemi nedeniyle online psikolog desteiine başvurular oldukça artmıştır.

Pandemi döneminin getirdiği problemlerden biri de kaygı bozukluklarındaki artıştır. İçinde bulunduğumuz bu dönemde kaygı bozukluğu olan ve yatkınlığı olan bireylerin semptomlarında artış görülmesi yadsınamaz bir durumdur. Bunun beraberinde diğer bazı psikolojik rahatsızlıklarda da büyük ölçüde artış görülmektedir. Bu sebeple psikolojik destek ihtiyacı büyük ölçüde artmıştır. Bireyler yüz yüze görüşmeler olabildiğince aza indirgemeye çalıştıkları için bazı rahatsızlıklar göz ardı edilebilmekte ve tedavi süreci aksayabilmektedir. Pandemi nedeniyle hastanelere veya doktorlara gidemeyen bireylerin fizyolojik kökenli rahatsızlıklarının tedavisi aksayabildiği gibi, danışmanlık merkezlerine gidemeyen bireylerin de terapi süreçleri aksayabilmektedir. Bu nedenle, psikolojik danışmanlık merkezlerine gidemeyen bireyler terapi süreçlerini aksatmamalı ve online psikolog terapisinden yararlanmayı denemelidir.

Online danışmanlık, bazen geleneksel danışmanlıktan daha ekonomik olması nedeniyle de tercih edilebilmektedir. Online terapi, günümüzde oldukça popüler bir seçenek haline gelmiştir ve bu terapi şekli geleneksel terapiden çok da farklı değildir. Hem online terapi desteği veren hem de yüz yüze terapi desteği veren psikologlar, danışanlarına profesyonel yardım sağlar ve terapötik destek sağlamak için gerekli olan eğitime sahiplerdir.

Online Psikolog Nedir?
Online psikolog, bir diğer ifadeyle çevrimiçi destek sunan psikolog, bir merkezde göreceğiniz bir psikologdan farklı değildir. Online psikologlar da yüz yüze çalışan psikologlar gibi, psikoloji alanında eşit derecede mesleki eğitime ve becerilere sahiptir. Yıllar süren lisansüstü ve süpervizyon eğitiminden sonra, terapi desteği vermeye başlarlar. Online Psikologlar, yüz yüze destek olunabilen konuların büyük bir çoğunluğunda çevrimiçi olarak danışanlarına psikolojik destek sağlayabilir.

Online psikologlar en iyi tedavi yöntemini belirlemek için, danışanın nasıl düşündüğü, hissettiği ve davrandığı hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için psikometrik testler uygulayabilir ve yorumlayabilir. Sonrasında, bireyin karşılaştığı sorunları ele almaya yardımcı olmak için, genellikle konuşma terapisi şeklinde gerçekleştirilen psikoterapi yöntemini kullanmaktadırlar. Online psikoloğun kullanacağı psikoterapi yaklaşımı da bireyin ihtiyacı ile doğru orantıda olmaktadır.

Online Terapiyle Yüz Yüze Terapinin Etkinliğinin Karşılaştırılması
Online terapideki artış başladığından beri en çok tartışılan sorulardan biri de online terapinin yüz yüze terapi kadar etkin olup olmadığı olmuştur. Birçok insanın kafasında sanal bir ortam üzerinden gerçekleştirilen terapide aynı verimliliğin alınıp alınamayacağı soruları vardır. Ancak son dönemlerde yapılan araştırmalar, online terapinin de yüz yüze terapi kadar etkili olabileceğini göstermektedir. Görüntülü konuşmalarla gerçekleşen bu yöntemde de terapistle danışan arasındaki terapötik ittifakın gerçekleştiği ve tedavinin etkin sonuçlar verdiği gözlenmiştir.

Online Terapi Kimler İçin Uygundur?
Unutulmamalıdır ki her danışan online terapi için uygun olmayabilir, böyle durumlarda mümkün olduğu ölçüde danışanlarla birkaç yüz yüze görüşme planlanabilir ve sonrasında online terapiye geçilebilir. Online Psikologlar, çevrimiçi çalışırken belirli danışan gruplarıyla çalışmalarını hangi faktörlerin geliştireceğini veya engelleyeceğini dikkatlice değerlendirmeli ve bunları açıkça tanımlamalıdır. Terapistlerin, çevrimiçi hizmetlerden yararlanma olasılığı düşük olan, ek risk altında olabilecek veya çevrimiçi çalışma konusunda yetkin olmayan danışanları belirlemek için uygun tedavi öncesi değerlendirme gibi sağlam prosedürlere sahip olması özellikle önemlidir.

Belirli sebeplerle yüz yüze terapi gerçekleştiremeyen bireyler terapi süreçlerinin aksamaması adına online psikolog terapisine devam etmelidir.

Psikoloji Dünyamız Web Sitesi   https://psikolojidunyamiz.com/ adresinde  Açılmıştır . Web sitemiz üzerinden online psikolog görüşmesi sağlayabilir, psikoloji üzerine güncel yazıları okuyabilirsiniz.

Cumartesi, 24 Temmuz 2021 21:03

Başarısızlık Fobisi

Tanıdık geldi mi? Peki başarısızlık korkusunu yenmek için neler yapılabilir?
Tüm bu bahsettiğimiz belirtileri kendinizde görüyorsanız bu korkunuzun üzerine gidip başarısızlık olgusuna farklı bir biçimde bakabilmeniz için şu yöntemleri uygulamanız faydalı olabilir:

Hedeflerimizi gözden geçirmek.
Gerçekten realistik mi? Yoksa kendinize anlamsızca fazla mı yüklenmektesiniz? Hayır, benim kapasitem aslında bunun için gayet de yeterli diyorsanız da, bakış açınızı tekrardan ele alın. Örneğin; "bu işten 10 bin lira kazanmalıyım / bu sınavdan 100 almalıyım / şöyle de bir baremi geçmeliyim" gibi düşünceler yerine, "bugün şu hedefi gerçekleştirmek için neyi geliştirebilirim / değiştirebilirim?" gibi.

Bütün ihtimalleri masaya yatırmak.
Tüm korkuların kaynağında bir “belirsizlik” olgusu yatıyor. Genellikle esas korktuğumuz şey bizi bekleyen olumsuzluklar değil, bu durumlar hakkında bir öngörüde bulunamamak oluyor.

Kötü / daha kötü / en kötü ne olabilir? Enine boyuna düşünün ve sonuçları kafanızda normalleştirmeye çalışın.

Korkumuzun gerçek sebebini iyi analiz etmek.
Başarısızlık korkunuzun altında yatan gerçek sebep nedir? Kendinize tekrar tekrar sorun. Patronunuzun vereceği tepki mi? İşinizi kaybetmek mi? Olumsuz yorumlar almak mı? Beğenilmemek mi?

Emin olun şu cevabı çözmek dahi çok önemli bir adımı attığınız hissini verecek. Sonrasında ise, dümdüz o bulduğunuz cevaba odaklanın. Kendi içinizde çözmeniz gereken şey çok belli

Mümkün olduğu kadar pozitif düşüncelere odaklanmak.
Hatta sadece uğraştığımız işin kendisine. Bu esnada pozitif düşünmek ruh halinizi ve motivasyonunuzu yüksek tutacağı gibi kendi kendinizi sabote etmenizi de engelleyecektir.

Mükemmeliyetçiliği bir kenara bırakmak.

Uygulaması oldukça zor şeylerden biri de bu. Belki Facebook'un da ofis mottosu olan bu sözü hatırda tutmak yardım edebilir: 'Yapıldı' mükemmelden iyidir. Önce bitirin; sonrasını sonra da geliştirebilirsiniz.

En kötü senaryoya da kendimizi hazırlamak.
Şu cümleyi yüksek sesle söylemek genellikle insana epey cesaret verir: “En fazla ne kadar kötü olabilir ki?” Çünkü bu cümle, sizi olabilecek en kötü senaryonun doğuracağı olumsuz sonuçların bile sonsuza dek sürmeyeceğini anımsatır ve kendinizi daha güçlü hissetmenizi sağlar. Öte yandan en kötü senaryoya hazırlıklı olmak, iş süresince başımıza gelen pürüzlerin üstesinden daha rahat gelmemize yardım edebilir.

Kendimizi başkasıyla kıyaslarken şuna dikkat etmek;
Aslında sadece görebildiğimiz kadarını kıyaslıyoruz. Esasen bu kişinin hayatında ne olup bittiğine dair çok bir fikrimiz yok. Yani kendi "standart"ımızı başkasının en iyisi ile kıyaslama eğilimindeyiz.

Ve bir de daima B planımızın olması.
Yedekte her zaman başka bir plan bulundurmak biraz daha güvende hissettirip başarı ihtimalinizi canlı tutabilir.

Unutmamak gerekiyor ki korku, heyecanı, tutkuyu, hayalleri öldüren bir zehirden farksız.
Ve korku yüzünden hiç harekete geçmemek, aslında başarısızlığı yaşayıp sonuçlarını görerek bundan ders çıkarma fırsatından çok daha kötü.

2019 Koronavirüs Hastalığı salgını (KOVİD-19) tüm dünyayı yaş, cinsiyet, ırk, kültür, din ve ekonomik durum ayırt etmeksizin etkileyen bir durum halini aldı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da Mart 2020’den itibaren pandemi olarak kabul edildi. Pandemik hastalık dünya genelinde yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklara verilen bir isimdir. Dolayısıyla hem fiziksel hem de ruhsal olarak dünyadaki tüm insanlar benzer bir sürecin içinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Enfeksiyondan korunma ve kontrol önlemlerini uygulayarak; enfeksiyonun toplumda yayılmasını azaltmak ve böylece pandeminin erken dönemlerinde enfekte olacak kişi sayısını ve pandemi nedeniyle ortaya çıkacak vakaları azaltmak mümkündür. Bu önlemlerin ne olduğu, pandemiden en az fiziksel etkilenme ile nasıl korunacağımız sürekli gündemimizde, ekranlarda, telefonlarımızda. Bu önlemleri bilmek ve uygulamak için çaba harcıyoruz. Peki fiziksel olduğu kadar ruhsal anlamda da tüm insanlığı etkileyen, kriz olarak nitelendirebileceğimiz ve bu nedenle de stres yaratan bu süreç için neler söyleyebilir, neler yapabiliriz?

Bu süreç herhangi bir ruhsal rahatsızlığı olmayan insanlarda birtakım ruhsal belirtilere yol açabileceği gibi, zaten var olan bir psikiyatrik hastalığa sahip kişilerde hastalığın alevlenmesine dolayısıyla hem kişide hem de bakım vereninde strese yol açabilir. Virüse maruz kalınmasa da kişilerde hasta olma ya da ölüm korkusu, çaresizlik hissi ya da hasta olan kişiler ile ilgili suçluluk duygusu meydana gelebilir. Yaşanan bu duygular yoğunlaştıkça ruhsal olarak kişinin daha zayıf düşmesine yol açabilir. Hastalıkla mücadele edenlerin ve yakınlarının yaşadığı strese bir de hastalık nedenli damgalanma, damgalanmanın getirdiği yalnızlık hissi de eklenebilir. Depresyon, yalnızlık hissi, çaresizlik, ümitsizlik, kaygı ve panik hissi, yoğun korkular, sinirlilik, tahammülsüzlük, öfke patlamaları, isteksizlik, konsantrasyon güçlüğü, aşırı zihinsel uğraşlar ve düşünceler, uyku ve iştah sorunları, bedensel sorunlar hepimizin yaşayabileceği ruhsal sıkıntılar olarak yaşamımıza girebilir. Peki bu süreçte ruhsal sağlığımızı korumak mümkün mü? Elbette mümkün ve elbette bu salgından korunmak ve bu süreci atlatmak için yapabileceğimiz birçok şey olduğu gibi ruhsal olarak korunmak için de yapabileceklerimiz var.


Pandeminin ruhsal etkilerinden korunmak için ipuçları nelerdir?

1- Anlayış ve hoşgörü ile birlik duygusunu güçlendirelim.

Öncelikle bu süreçte bize en iyi hissettirecek duygular şefkat, anlayış, hoşgörü ve empatidir. Hiç kimsenin ya da hiçbir ülkenin bu hastalığı hak etmediğini, yanlış bir şeyler yaptığı için hastalanmadığını, yakınımızda ya da uzağımızdaki her COVİD-19 nedeniyle tedavi gören bireyin destek, ilgi, şefkat ve iyiliği hak ettiğini düşünerek başlayabiliriz. Birlik olmak ve birlik hissetmek bizi ruhsal olarak güçlendiren eylemlerdir.

2- Damgalayıcı tanımlamaları dilimizden uzak tutalım.

Bu ruh halini, “KOVİD-19 nedeniyle tedavi gören ve iyileşmeye doğru ilerleyen” kişileri, KOVİD hastası, KOVİD’li(ler), koronalı(lar), korona ailesi gibi “damgalayıcı” kelimeleri dilimizden uzak tutmaya çalışarak daha da güçlendirebiliriz. Damgalamak ve damgalanmak ya da damgalanacağını düşünmek stresimizi artırır.

3- Salgın ile ilgili haberlere ayırdığımız süreyi kısıtlayalım.

Salgınla ve virüs ile ilgili sizi kaygılandıran ve strese sokan haberleri dinlemeyi, okumayı ve izlemeyi en aza indirebilirsiniz. Sadece güvenilir bulduğunuz kaynaklardan, günde bir ya da iki kez ile sınırlayarak bilgi edinmek ve alacağınız önlemleri buna göre güncellemek yeterli olacaktır. Gerçek bilginin çoğu zaman daha az korkutucu ve kaygılandırıcı olduğunu unutmamalıyız.

1- Çevremizdekilere ve yakınlarımıza destek olalım.

Öncelikle kendimizi korumaya çalışmalı, ancak bunu yaparken ihtiyacı olan diğerlerine de destek olabilmeyi başarmalıyız. İhtiyaç zamanlarında yardımlaşmak hem yardım edeni hem de edileni iyileştirir. Komşumuzu, arkadaşımızı ya da bir akrabamızı aramak, desteğe ihtiyacı olup olmadığını sormak kolay uygulayabileceğimiz bir yöntemdir. Dayanışmak gücümüzü artıracak ve bu kriz sürecinden hem fiziksel hem de ruhsal olarak en sağlam şekilde çıkmamızı sağlayacaktır.

2- Olumlu deneyimleri ve öyküleri paylaşmayı artıralım.

Olumlu deneyimlerimizi aktarmaya ve paylaşmaya çalışmak önemlidir. Örneğin KOVİD-19 nedeniyle tedavi görmüş ve iyileşmiş ya da bir zorluğun beraberce ve dayanışma ile üstesinden gelmiş insanların öykülerini paylaşmak gücümüzü, direncimizi ve umudumuzu artıracaktır.

3- Mücadelede ön safta olan sağlık çalışanlarını unutmayalım.

Bu süreçte KOVİD-19 nedeniyle tedavi gören kişilerin bakımını ve tedavisini üstlenen ve büyük bir özveriyle çalışan sağlık çalışanlarına teşekkür edebilmek, yaptıkları işin değerini ve önemini bildiğimizi hissettirmek hem dayanışmamızı artıracak hem de bu mücadelenin ön saflarındakilere güç verecektir.

Cumartesi, 24 Temmuz 2021 20:33

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı

Bağımlılık insan yaşamında ortaya çıkabilen ve oldukça olumsuz bir yönde yaşam kalitesini düşürebilen durumlardan biridir. Birtakım vücuda giren yabancı maddelerin insanları bağımlılığa sürükleyen bir tarafı vardır.

Çeşitli uyuşturucu maddeler ve sıklıkla kullanılan sigaralar zaman içerisinde insanlar üzerinde istenmeyen bir şekilde bağımlılık oluşumuna sebep olurlar. Bu türden durumlarda kişilerin yaşam dengelerinin mutlaka yeniden olumlu yönde oluşturulması ve düzeltilmesi gereklidir.

Sorunu gidermek yönünde hem fiziksel tedavi ve hem de ruhsal yönden tedavi metotlarından yararlanılması ve bu şekilde problemin bir çözüme kavuşturulması önemlidir. Online terapi veya psikiyatri hizmetlerinden bir noktaya kadar destek alınabilir ve devamında yine farklı seçeneklerle bu tedavi süreci sürdürülebilir. Psikolojik manada sorunun kökenlerine inmek her bakımdan kişilerde iyi bakış açıları oluşturmaya yardımcı olur.

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı
Uyuşturucu madde bağımlılığı dünya genelinde birçok insanın sahip olduğu ve oldukça zorlayıcı nitelikte bir yapısı olan bağımlılık türlerinden biridir. Ruhsal olduğu kadar bedensel birtakım fonksiyonları da oldukça olumsuz bir yönde etkileyebilen uyuşturucu madde bağımlılığında mutlaka sorunun profesyonel bir destekle çözümlenmesi gereklidir.

Online psikolog ve diğer uzmanlarla farklı şekillerde yapılacak görüşmeler bu doğrultuda iyi şekilde bir yol alınmasına yardımcı olur. Alınmadığı takdirde vücutta bazı yoksunluk belirtileri oluşturabilen bu durum kişilerin kendilerini daha da kötü süreçler içerisine sürüklemesine neden olmaktadır. Esrar, kokain ve amfetamin gibi birbirinden farklı türde daha pek çok madde insanlarda bağımlılık oluşturucu bir yapıya sahiptir.

Uyuşturucu Madde Bağımlılığında Tedavi
Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi oldukça hassas ve önemli bir süreç yapısına sahiptir. Her ne kadar duruma göre bu bazen uzun süreli bir zaman alabilse de yine de sonuca uygun adımlarla en olumlu yönde ilerlenebilmesi mümkün olmaktadır.

Online psikolog ve alanında uzman diğer kişilerin destekleriyle bu sürece olumlu bir adım atarak başlamak daima mümkündür. Tedavi olacak kişinin yakın çevresi ve ailesi onu bu süreçte mutlaka yakından gözlemlemeli ve durumun gereksinimlerine göre hareket etmelidir.

Öncelikli olarak bu noktada temel olan husus kişinin tedaviyi kabul etmesi ve buna olumlu bir gözle bakabilmesidir. Bu olduğu takdirde ilgili tedavilerden oldukça başarılı sonuçların alınabilmesi olanaklı bir hale gelir.

Fiziksel tedavi ve psikoterapi olmak üzere farklı tedavi teknikleri uyuşturucu madde bağımlılığı kapsamında kullanılmaktadır. Fiziksel tedavi de bireyin vücudunun bu maddeden arındırılması sağlanır. Psikoterapiyle ise ruhsal manada bir iyileşme elde edilmeye çalışılır.

Nikotin Bağımlılığı
Nikotin sigara bağımlılığı da yine yaşamda insanları birçok noktada olumsuz etkileyebilen bağımlılık türlerinden biridir. İyi bir yaşam dengesine sahip olunması noktasında kişilerin bu bağımlılıktan da mutlaka kurtulması oldukça önem arz eden bir konudur.

Günümüzde nikotin bağımlılığı konusunda iyi başarıla elde etmeye olanak sağlayan birçok etkin tedavi metodu mevcut bulunmaktadır. Bu tedavi metotlarından kişilerin durumlarına göre yararlanılması olumlu sonuçların alınmasına yardımcı olur.

Nikotin Bağımlılığı Tedavisi
Sigara nikotin bağımlığı konusunda yapılan birtakım uygulamalar neticesinde insanların bu bağımlılıktan kurtulabilmeleri birçok bakımdan mümkün olabilmektedir.

Hipnoterapi yöntemleri,
Psikoterapi ve davranışçı bilişsel terapi teknikleri,
Duruma göre çeşitli ilaç tedavisi seçenekleri,
Birtakım nikotin isteğini giderek azaltan ürünlerin kullanımları,
Genel olarak nikotin bağımlılığında kurtulmak için insanların bu türde tedavi teknikleriyle sorunlarına çözümler üretebilmeleri şansları vardır. Alanında uzman ve deneyimli kişilerden bu noktada bir destek alınması her bakımdan daima hedeflenen tedavi başarısının elde edilmesine yardımcı olur. Sürecin her aşamasında durum değerlendirmesi yaparak ilerlenmesi gerekir.

Cumartesi, 24 Temmuz 2021 20:29

Sosyal Fobi Nedir?

Aynı zamanda sosyal fobi olarak da adlandırılan sosyal anksiyete bozukluğu bireyin günlük normal etkileşimler sürecinde başkaları tarafından gözlem altına alınmaktan veya yargılanmaktan korkmasından dolayı ortaya çıkan yoğun anksiyete, korku, özbilinç ve utanç duygularına verilen isimdir.

Normal şartlarda bazı sosyal durumlarda, örneğin yeni tanışılan birisiyle ilk randevuya çıkmak, derste sunum yapmak veya bir iş başvurusuna katılmak bireyde gerginliğe yol açabilir, ancak sosyal anksiyete bozukluğunda korku ve anksiyete, bireyin olaylardan hayatını bozabilecek derecede kaçınmasına yol açar. Şiddetli stres bireyin günlük rutinini, işini, okulunu veya diğer aktivitelerini etkileyebilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu kronik bir zihinsel sağlık durumudur, ancak hem psikoterapi ve hem de ilaç terapisi yardımıyla çeşitli konular ile başa çıkma becerilerini öğrenmek, bireyin güven kazanmasına ve başkalarıyla etkileşim yeteneğinizi geliştirmesine yardımcı olabilir.

‘Mutsuzluk’ ve ‘Depresyon‘ kelimelerini sıklıkla bir-birinin yerine kullanılması modern çağın trendlerinden olmaya başladı. Mutsuzluktan depresyona geçiş belirtileri veya kronik mutsuzluk gibi ifadeler ruh sağlığı uzmanları tarafından sıklıkla karşılaşmayacağınız ifadelerdir. Çünkü bilimsel olarak her iki ifade arasındaki bağlantıyı bizler farklı değerlendirmekteyiz. Mutsuzluk her birimizin zaman-zaman yaşadığı durumsal duygu iken, depresyon kimi zaman intiharı dahil içeriğinde barındıran , duygu, düşünce, algı ve davranışlarımızı yaygın ve kronik şekilde etkileyen klinik bir tablodur. Depresyon her hangi bir tetikleyici olmaksızın başlayabilen bir rahatsızlık olup, çoğu kes kişilerce ‘Mutsuz olmam için hiç bir neden yokken bu şekilde hissediyorum’ – ifade edilen bir rahatsızlıktır. Eğer, kişi onu mutsuz eden durumu tespit edip ortadan kaldırabiliyor ve hayatına normal bir şekilde devam edebiliyorsa ruh sağlığı uzmanları bu durumu klinik tablo olarak değerlendirmemektedirler. İki durumun genellikle karıştırılmasının sebepleri arasında depresyon yaşayan kişinin semptomlarından birinin de mutsuzluk olmasıdır. Ama depresyon sadece mutsuz olmak demek değildir. Depresyon yaşayan kişiler hayattan yaygın olarak eskisi kadar zevk alamazlar, değersiz hissederler, hiç bir şey ilgilerini çekmez, karamsar, ümitsiz ve kötümser düşünürler. Kendilerini enerjisiz, yorgun ve bitkin hisseder, uyku düzenleri bozulur, iştahlarında belirgin değişim ve buna bağlı kilo alma veya verme söz konusu olabilmektedir. Bir çok kişi depresyona bağlı somatik belirtiler de yaşayabilmekte olup, cinsel isteksizlik, hafıza zayıflığı ve konsantre olma güçlüğü yaşamaktadırlar. Dolayısıyla, depresyon yaşayan bir insan; düşünce ve duygu, davranış, motor faaliyetlerinde, biyolojik yaşamsal fonksiyonlarında değişiklikler yaşamaktadır.

Depresyon ve mutsuzluk hissinin karıştırılmasının en olumsuz sonuçlarından biri de depresyon yaşayan kişilerin ‘bu durumdan istersen kurtulabilirsin’, ‘kafanda büyütüyorsun’, ‘mutlu olmayı seç’ gibi ifadelere maruz kalmalarıdır. Bu gibi durumlarla karşı karşıya kalan kişiler anlaşılmadıklarını hisseder ve bu durum onları daha da değersiz ve(ya) suçlu hissettirir.

Cumartesi, 24 Temmuz 2021 20:13

Manik Depresif

Türkçe’de “iki uçlu mizaç bozukluğu” veya “iki uçlu duygudurum bozukluğu” terimleriyle adlandırılan burahatsızlık, ayrıca “manik depresif bozukluk” adıyla bilinmektedir. Hastalığın günümüzde bilim çevrelerinde kullanılan ismi “bipolar bozukluk”tur.

Mani Nedir?
Maniye girmiş kişi (yani “manik” hasta) son derece neşelidir. Güler, şarkılar söyler, herkesle sohbet eder. Etrafına neşe saçar, uyku ihtiyacı azalır. Çok az uyur, ama son derece dinç uyanır, iştahı artar. Kişi genellikle hayatında hiç olmadığı kadar yemek yer. Manide insan son derece enerjiktir. Yerinde duramaz, bir an durup dinlenme gereği duymaz. Manik hasta kendini oldukça güçlü, önemli, güzel hisseder. Herşeyi başarabileceğine inanır. Manide cinsel istek artar. Manik kişi, genellikle hiç durmamacasına, neredeyse nefes bile almadan ve yüksek sesle konuşur. Konudan konuya atlar. Manik hastanın düşünceleri hızlanmıştır.

Manide hastanın dikkati artmıştır, küçücük ayrıntıları gözden kaçırmaz, ama dikkatini belli bir konu üzerinde sürdüremez (yani dikkati dağınıktır). Çok para harcamak, cesurca ve hatta tehlikeli yatırımlar yapmak gözlenebilir. Manide hasta neşeli olmakla birlikte, kolaylıkla da sinirlenir. Kendisiyle tartışmaya, fikirlerini eleştirmeye, taşkın davranışlarını engellemeye çalıştığınızda büyük bir öfkeye kapılır. Mani, “anormal” bir durumdur.

Pasta neşeli, mutlu, enerjik, dinç, esprili, zekidir.Ama tüm sosyal uyumu bozulmuştur.Mani, yukarıda saydığımız şiddetli belirtileri sebebiyle, başladığı ilk gün fark edilen bir hastalıktır.Maniye giren kişi okulunu veya işini de sürdüremez. Uyku ihtiyacı azalmıştır; ama hasta bir yerde duramamakta,belli bir konu üzerine yoğunlaşamamakta, belli bir işi sürdürememektedir. Kimseyi dinlememekte, sürekli kendisi konuşmaktadır. Genellikle de aşırı cesareti sebebiyle kendisine ve çevresine zarar verir. Büyük paralar harcar, kar amacıyla giriştiği çılgınca yatırımlar başarıya ulaşamaz, sık sık tartışır. Mani tedaviyle genellikle iki ila dört hafta içinde düzelen geçici bir durumdur. Bu yüzden mani kelimesini “atak” veya “epizot” kelimeleri takip eder (maniatağı, manik epizot).

Bipolar Depresyon Nedir?
Bipolar bozukluğun diğer adı “manik depresif hastalık”tır. “Bipolar” kelimesi de “iki uçlu” anlamına gelmektedir. Hastalığın bir ucu mani, diğer ucu depresyondur. Ama bipolar bozukluk teşhisi koyabilmek için hastanın bir depresyon dönemi geçirmiş olması şart değildir.

Karma Epizot Nedir?
Bipolar bozukluklu bazı hastalarda hastalık dönemleri sırasında hem mani hem depresyon belirtileribirlikte görülür. Mesela kişi çok hareket etmektedir,çok enerjiktir, cinsel isteği yüksektir, kendisini çok zeki ve güzel bulmaktadır; ama aynı zamanda boğulacak derecede sıkılmakta, en ufak bir şeye aşırı üzülmekte, sebepsiz yere ağlamakta, hatta bazen “ölsem daha iyi” diye düşünmektedir. İşte mani ile depresyon karışımı bu hastalık atağına “karma epizot” denir.Senede 4 ataktan fazla hastalanan hastalar Hızlı Döngülü denilen daha ağır bir forma ilerlemiş olurlar.

Bipolar Bozukluk Düzelir Mi?
Bipolar bozukluk, ataklar halinde seyreden ve ataklar arasında kişinin tamamen düzeldiği bir hastalıktır. Mani atakları tedavi ile 2-4 haftada genellikle iyileşir. Depresyon ataklarının büyük bölümü de 2-3 haftada düzelmeye başlar ve 1.5-2 ayda önemli ölçüde iyileşir. Hastalık atağı düzeldikten sonra kişi rutin faaliyetlerine, işine gücüne dönebilir ve performansından bir şey kaybetmeden hayatını sürdürebilir. Mani ve depresyon ataklarının tekrarlama riski her zaman mevcuttur. Kimisi ömrü boyunca başka hiç atak geçirmez. Hastalığın en üzücü tarafı da bazı kişilerde atakların sık tekrarlamasıdır. Hatta her ay bir manik, bir depresif atak geçirenler bile vardır. Öyle ki zaman zaman mani ve depresyon atakları arasında ya hiç iyilik dönemi olmamakta ya da iyilik dönemi birkaç günü geçmemektedir. Tedavi olmayan bipolar bozukluk hastalarında alkol ve madde bağımlılığı, intihar gibi ciddi problemler sık görülür.

Tedavisi :
Bipolar bozukluk modern tıbbın başarıyla tedavi edebildiği hastalıklardan biridir. Tedavisinde iki aşama söz konusudur:

Atak Tedavisi:
Hastanın zaman zaman geçirdiği manik veya depresif atakların tedavisidir. Hastanın büyük bir ihtimalle yatırılması gerekir. Manik atağın ayaktan tedavisi çok zordur. Hastanın genellikle yatırılması gerekir. Beyinde dopamini azaltan ilaçlarla hasta genellikle 2-4 hafta içinde tam veya tama yakın düzelme gösterir. Depresif atak ise, eğer ağır değilse hasta yatırılmadan da tedavi edilebilir.
Koruyucu Tedavi:
Bipolar bozuklukta asıl kritik nokta koruyucu tedavidir. Çünkü ataklar geçici tabiattadır, ama tekrarlama riski her zaman vardır. Bipolar bozukluğun koruyucu tedavisinde kullanılan ilaçlara “duygudurumu düzenleyicileri” adı verilmektedir. Koruyucu tedaviyle atak sıklığı azaltılır, hasta tekrar mani veya depresyon geçirse bile bunların hafif olması ve kısa sürmesi sağlanır.